28 Ekim 2010 Perşembe

PKU HASTALIĞI



İki yıl kadar önce Sağlık Bakanlığı’na hiç üstüme vazife olmasa da vicdanımın sesini dinlediğim için bir yazı yazmıştım. O yazımda; bebeklerde doğdukları zaman topuklarından alınan kanın incelemesinin ülkemizde sadece belirli hastanelerde, mesela Ankara da sadece Hacettepe hastanesi’nde yapıldığını yazmıştım. O günden bugüne değişen bir şey yok.


Ülkemizde bu test şu anda sadece ama sadece Ankara’da Hacettepe Tıp Fakültesi’nde, İstanbul’da İstanbul Tıp Fakültesi’nde, İzmir’de Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nde, Sivas’ta Cumhuriyet Tıp Fakültesi’nde yapılabilmektedir. Şaka gibi değil mi?


Bu yüzden küçük, büyük fark etmiyor, bu dört şehrin dışında bir yerde doğan çocukların topuklarından alınan kan; mecburen testin yapıldığı şehirlere gönderiliyor.


O yazımda bu testin sonuçlarının geç tespit edildiği için binlerce çocuğun ne yazık ki PKU (fenilketonüri) hastası olarak yaşadıklarını da yazdım. PKU hastası olmasına rağmen hastalığı geç teşhis edildiği için, tedavi edilmediğini ya da tedaviye geç başlanıldığını da yazmıştım. Bunun içinde o çocuklarda beyin gelişiminin olmadığını, zekâlarında gerileme olduğunu ve binlerce zekâ geriliği olan insanların ülkemizde bir ömür yaşadıklarını ifade etmiştim. Çünkü PKU hastalarının beyin gelişiminin normal olması, zekâlarında bir gerilik olmaması için; kesinlikle süt ve süt mamulleri ile beslenmemeleri, asla protein almamaları gerekiyor.


Yani yeni doğan çocuğun topuğundan alınan kan; Türkiye turu atarken, PKU hastası olan çocuk annesinin sütünü aldığı için beyninde hasar meydana geliyor.


Aslında üç kuruşluk yatırımla çözülecek ya da engellenerek en aza indirilebilecek olan bu hasar yüzünden; ne yazık ki ülkemizde on binlerce PKU hastası var ve bu hastalıkta dünya da ilk sıradayız. Unutmamalı ki PKU hastası olanlar; yaşam boyu bakıma ihtiyaç duydukları için, hem ailelerine hem de memlekete tahmin edilemeyecek bir maliyete neden olmaktadırlar.


Yarı finale çıktıkları için basketbolcularımıza verilen paranın belki de yarısı ile hemen hemen her şehirde bu hastalığı teşhis edebilecek, yani topuktan alınan kanda PKU hastalığı olup olmadığını inceleyebilecek laboratuarlar kurulabilir. Ve böylece binlerce hasta kurtarılabilir. Ki zaten büyük devlet olmakta bu değil mi? Ya da devlet baba böyle olunmaz mı?


Böyle bir adımla yani küçük bir yatırımla; hem insani hem de maddi olarak ülkeye katkı sağlamanın ötesinde, belki kayıp hanesine yazılan bu çocuklardan ülkemize faydalı gençler ve onlar sayesinde sağlıklı nesiller bile yaratabiliriz.


Bu konuda; bu hastalıkla mücadelede sadece basit düşünmekle, sadece sevgi ile o kadar önemli işler yapabiliriz ki…


Yoksa hangi yetkiye sahip olursanız olun siz sadece bakansınızdır. Ve emin olun gün gelir yetkiniz gider, siz de arkanıza baka baka gidersiniz…
PKU hastalığından habersiz…


1 yorum:

  1. Çok önemli bir konuya değinmişsin, çok ta güzel dile getirmişsin. Tebrikler.

    YanıtlaSil