16 Kasım 2011 Çarşamba

HIRS VE MUTLULUK İLİŞKİSİ - BASTON

Hırsın iyi ya da kötü olduğu konusunda onlarca yazı vardır. Kimisi; hırsın başarıya ulaşmada çok önemli olduğunu ve elde edilen, edilecek olan başarıyla kişisel tatmine ulaşan ya da ulaşacağına inanan insanın mutlu olduğunu yazıyor, kimisi de hırsın bir ölçüsü olması gerektiğini, mesela aşırı hırsın zararlı olduğunu olası bir başarısızlıkta mutsuzluğa neden olacağı ve insanın hayata küsebileceğini yazıyor.

Ama hırsın insanın mutlu olması için zararlı olduğunu yazan bir yazıyı pek görmemişsinizdir. Bence hırs; insanın mutlu olması için kesinlikle zararlıdır. Evet, az biraz hırslı olmak başarı için gerekli, hatta zaruri bile olabilir. O hırs; çalışma hayatının gelişmesi ve olumlu sonuçlar vermesi, insanı iş yaşamına ya da yaşamında motive etmesi için gerekli bile olabilir. Ama bu insanın mutlu olması için temel neden ya da olmazsa olmaz değildir.
Bu sadece mutlu olmak için bir şeylere ihtiyacı olanlar için gerekli olandır.

O yüzden mutlu olmayı başka şeylere dayandıranlar için yazılanlar yani hırs doğru ve hatta gerekli bile olabilir. Ama inanıyorum ki mutlu olmak; insanların inandığı gibi bir şey değildir. Çünkü böyle mutlu olan insanlar; yaşamları boyunca hep bir şeylere ihtiyaç duyan insanlardır. İhtiyaç duydukları şey; yaşam zorluğu çeken çok yaşlı bir insanın bastonu gibidir.

O baston olmaz ise yürüyemezler, yürümeye korkarlar ve belki de bu yüzden evden dışarı çıkamayıp, pencereden dışarıda yürüyen insanları seyrederek geçmişte, gençliklerinde kendilerinin de nasıl dinamik ve hızlı bir şekilde yürüdüklerini hayal ederek, birisinin kendilerine baston getirmesini beklerler.

Çünkü onlar; hep başka şeylere dayanarak ayakta kalan belki de yorgun insanlardır. Çünkü onlar muhtaç olmaya gönüllü insanlardır.

Oysa mutlu olmak için başkalarının ihtiyacı olan her şeyi ortadan kaldırmayı başaranlar; huzuru kendileri yaratanlardır. Onlar; kendi yaşam resimlerini çizenlerdir.

Onlar; bastona ihtiyacı olanlar değil, aksine hayata ve başkalarına baston olanlardır. Yaşama anlam katanlardır. O yüzden onlar; asla kaybedilmemesi gereken özel insanlardır.

Onlar; mutluluğu hak ettiklerini bilirler. Ancak böyle insanların mutlu olmak konusunda tek handikapları hayatın onlara yaşattığı mecburiyetlerdir.

Çünkü onlar; temiz ve iyi bir kalbin sahibi saflığın sembolleri oldukları için, insanları kırmadan mecburiyetlerden kurtulmaya çalışırlar. İşte böyle zamanlardaki halleri daha doğrusu vicdanları; onlar için, onların gerçek mutlulukları için en büyük engeldir. Bu engel başkalarına baston olmak zorunda hissetmeleridir. Yani belki de vicdanlarına söz geçirememeleridir.

O yüzden aslında mutlu olmayı herkesten çok hak etmelerine rağmen, kendi kendilerine engel oldukları için mutlu olamayabilirler. Bir ömür başkalarına baston olurlar ama kendi yaşamlarında kendi mutluluklarından vazgeçtiklerini belki bilirler, belki bilmek bile istemezliklerinde mutsuz kalırlar. Daha doğrusu hak ettikleri kadar çok mutlu olamazlar.

Böyle insanların mutlu olabilmeleri için farkında olmaları gerekir. Kendilerinin, hak ettiklerinin ve kullanıldıklarının farkında olmaları gerekir. İşte o farkındalığı yaşadıkları anda hak ettiklerine ulaşmak için hayatlarına yeni bir yol çizerek, mecburiyetlerinden vazgeçmeleri gerekir.

Çünkü böyle insanlar; hissettiklerine kıymet verenlerdir. Onlar esen rüzgâra anlam kattıkları için yaşamın onlara yaşattığı mevsimlerinin her zamanın kıymetini bilenlerdir. Çünkü onlar hırsın kalleş duygularını bilmezler.