19 Eylül 2010 Pazar

SADECE ZAMAN ÖLDÜRÜYORSUNUZDUR



Söyleyemezsiniz ama anlasınlar istersiniz.
Anlasınlar yaşantınıza sahip sıkıntıların size ettiği eziyetleri...
Anlasınlar istersiniz yüreğinize yük olan sevdasız elleri…
Anlasınlar istersiniz kederin yaşamla arkadaş olup kaderiniz olduğunu...
Ama anlamazlar.


Gören gözler görmez olmuş, konuşan diller sessizliğe bürünmüş ve
kimsesiz rüzgârlar kaybolmuşlardır.
Siz yalnız olduğunuz bilmenin ezikliği ile yağmur gibi hayatınıza gelen dertlere karşı ne yapacağınızı bilmezliğinizi aynı anda yaşarsınız.
Üstelik ne yaşadığınızı, niye yaşadığınızı bilmeden;
hak ettiğinizi size unutturan hak etmediklerinizle beraber…


Gün; saçma sapan insanların size hayırsız gözlerindeki kini hissettirirken,
geceleri sabaha yolcu eden umutlarınızı, hayallerinizi sizden alıp
yalnızlığınızı yalnız bırakıyordur.



Her yeni gün; eski sıkıntılarınız yetmezmiş gibi yenisini de yaşantınıza getirirken, giden her saat, biraz daha çöktüğünüzü size hissettiriyordur.


Hak etmeyenlerin; her şeyi hak etmişler gibi daima kazanmaları yüzünden sessiz isyanlarınız yüreğinizi daha çok acıtırken,
yanınızdakilerin sizi, halinizi görmemesini kabullenemiyorsunuzdur.



Sizi sizlikten çalan dertler; doymaz bir açgözlülükle yaşamınızı da ele geçirmeye çalışıyor ve siz kaybettiklerinizi bile bile kaybedeceklerinizi de kabullenerek zaman öldürüyorsunuzdur.


Belki de kimsenin bilmediği, kimsenin de bilmesi gerekmediği rüyanızın hatırına...