2 Aralık 2009 Çarşamba

BİTMEYEN TEK SEVDA


Anne ve babalık;

ancak o duyguya sahip olduğunuzda

hissedebileceğiniz yoğun sorumluluk ve sevgidir.

Kuzguna yavrusu güzel gözükür misali,

ölçülebilirliği olmayan evlat sevgisinde;

evladın kaşı, gözünün rengi, vücudunun şekli hiç önemli değildir.


Her zaman söylerim;

“bir çocuğun yaşamı boyunca kötülüğünü istemeyen,

ona kayıtsız, şartsız karşılıksız sevgi veren,

ne olursa olsun, iyi ya da kötü ne yaparsa yapsın;

ona karşı sınırsız affetme ve hoşgörüye sahip olan

sadece ve sadece iki kişi vardır.

Birisi annesi diğeri babasıdır.”


Ne yazık ki çocuklar bu gerçeği yaşantılarının engebeli yollarında

darbe üstüne darbe yiyerek ve sonunda onlar için özel olan

bu iki insanı kaybettiklerinde gerçek anlamda anlayabiliyorlar.

Anladıklarında da zaten büyük olasılıkla iş işten geçmiş,

varsa onların çocukları da kendi yaşam yollarında epey yol almış oluyorlar.


O yüzden zaten kısa olan hayatımızın son günlerinde

gözlerimizde hep yaş oluyor.

Çünkü yarım hissediyoruz kendimizi, yarım.

Anne ve babamızı da yarım yaşamış,

çocuklarımızın da bizi yarım yaşayacaklarını anlamış oluyoruz.


Yanaklarımızdan süzülerek kimselere gözükmeden akan yaş;

Yap(a)madıklarımıza pişmanlığımızın ötesinde,

karşılıksız sevgi sahibi olanların, evlat sevgisini yüreğinde yaşatanların,

aslında yaralı bir şekilde yaşlandıklarını göstermektedir.


Evlat sevgisi;

anne ve babalarına doyamayanların çocuklarına, gözlerinin bebeklerine,

canlarını bir saniye bile düşünmeden vereceklerine

doyamadan yaşlandıkları, ama bundan hiç sitem etmedikleri tek sevgidir.


Bir tebessümlerine mutlu olunan,

sarıldıklarında içinin eridiğini hissettiren,

olmazsa olmaz tek sevgidir.

Gerçek sevgidir.

Bitmeyen tek sevdadır.


Ölümün bedeninize sahip olduğu anda yanınızda,

başucunuzda olmasını istediğiniz o anda bile,

yüzünde huzuru aradığınız yegane varlığınızdır.


Yokluklarını bilenler bilir.

Onların gözlerinde, yokluğunu yaşadıkları için daima akmaya hazır

gözyaşları vardır ve var olacaktır.


O yüzden sizi karşılıksız seven ve yaşadıkları sürece de

sevecek olanlara daima sahip çıkın.

Onların, sınırsız affetme erdemlerine her zaman güvenin.

Onların yaşantınızda var olan herkesten,

her şeyden daha fazla hoşgörüye ihtiyaçları olduğunu bilin.

Bilin ve bunu bilerek, onları; hiç hak etmedikleri halde

gözlerindeki birkaç damla gözyaşına hapsetmeyin.


Yüreğinizdeki sevginin tükenmemesi için,

o sevginin kaynağı olanların gözlerine hapsolmuş,

yüreklerine sığmaz olmuş evlat sevgisini,

geç kalmadan, “geç kaldım” dememek için, yudum yudum için...


İçin ki; sevda kaynağınız kurumasın, yüreğiniz huzur,

gönlünüz ferah olsun.


Yaşlandığınızda gözlerinize hapsolacak yaş, sizden uzak olsun…