2 Mayıs 2010 Pazar

DENİZDEN UZAK YAŞAYIP DENİZE KAVUŞANLAR



Denizden uzak yaşayanlar için deniz kenarında yalnız başlarına oturarak
denizi ve ufku seyretmek;
çok güzel olmanın ötesinde, çok da özeldir de...


Bu özel zamanlarda ruhlarının rahatladığını,
günlük streslerinden arındıklarını an be an hissederler.
Onlar bunu fırsat bilerek;
yılların verdiği tüm gereksiz ağır yüklerini gözleri ile denize akıtır ve denize karıştırırlar.


Onlar için deniz; deniz kenarında yaşayanlardan çok daha anlamlı olduğu için,
hemen hemen hepsinin hayallerinde deniz kenarlarında bir yerlerde
hayatlarının sonuna kadar denizi seyrederek yaşamak vardır.


Bunu bu hayallerini her zaman her yerde söylerler ama yaparlar mı,
hayallerindeki gibi yaşayabilirler mi bilinmez.


Tıpkı kavuşma hayali ile yılları hızla eksilten sevdalıların;
aşklarını doyasıya yaşayabildikleri kısıtlı ve özel anlarda
en derinlerinde hissettikleri gibi...


Tıpkı yıllarca uzak kaldıkları;
doğdukları yerlerden, sevdikleri yerlerden, yakınlarından,
memleket havasından kısacası gurbet mecburiyetlerinden
geçici kurtulanların memleketlerini kokladıkları gibi...


Tıpkı evlat kokusunu,
hasretlerini bitirircesine içine çekerek yaşadığını hisseden
anneler gibi hissederler;
denizden uzak yaşayıp da arada bir denize kavuşan, denize karışanlar...


Şehrin güzelliği değil, denizle sarılmaları onları onlardan alır.


En katı denilen insanları bile erittiğini hissettiren;
denizin rüzgarla dansına aşık yüreklerin sahipleridir onlar...