17 Ekim 2010 Pazar

YAĞMURA KARIŞIR GİBİ



Gün ağarırken uyanırsınız. Şiddetle yağan yağmurun size merhaba, size günaydın diyen sesiyle...
Uykuyla arkadaş gözleriniz; damlaların yerde bıraktığı görüntü ile açılır. Siz uyku mahmurluğunu bu seslere olan hayranlık ve o anda yağmur altında yürüme isteği ile ateşlersiniz. Olanca çıplaklığınızla...


Aklınızda ne bir sevdanın benliğinize kazınan ismi, ne bitmez borçların yüreğinize yük olan boyutu, ne de hüznün farklı bir adı vardır. Sadece yalnızlığın tadı, sadece hissedilen kimsesizliğin bedeninize yapışmış görünmez elbisesi vardır. Ve onlar bile size o anda fazla, çok fazla geliyordur. Suskunluğunuzla büyüttüğünüz isyanlarınızı yanınızda götürmek istersiniz; sokağın sizi çağıran haline...


Ne kadar şiddetle yağarsa yağsın “yetmez” dediğiniz yağmura; bitmeyen, sonu gelmeyen gözyaşlarınızla ortak olmak istersiniz. Kimse ile paylaşılmayanları kimse ile hissedilmeyenleri yağmur ile paylaşırken, yalnızlığınızda, sessizliğinizde hissederken.


Gözünüz yere düşen damlalara takılırken, ne hayallerinizi yeni güne taşımışsınızdır, ne de umutlarınızı. Anlamsız bir boşluktan anlamlı bir kayboluş gibidir. Ve siz alnınız camda iken gözlerinizi kapatırsınız. Sanki sonu bilinen çaresizliğinizi yaşıyor gibi, sanki birine, belki yaşama “elveda” der gibi, sanki “yaşanmamış yaşanılacaklar kalsın” der gibi…
En sonda kendinize asla aklınıza gelmeyen kendi içinizde gizemle büyüttüğünüz her şeye vedanız gibi…


Yağmur sanki sizin yokluğunuza inat daha hızlı, daha yoğun yağarken; sokağı pencerede yüzünüze vuran damlalar ile daha iyi anlarsınız. Siz yüzünüze vuran damlalarda; yağmurun ıslaklığını değil yağmurun rüzgârını yaşarsınız; sessizliği, kimsesizliğinizin ve çaresizliğinizin yüzünüze vuruluşunu hissettiğiniz gibi…


İçin için ağlamak gibi değil, tam tersi hıçkırıklarınızla gözyaşlarınızı sokağa akıtırsınız. Elinizde olmayan çöküşünüzü kabul edip, yenildiğiniz hayata; yenilginizi kabul ettiğinizi itiraf eder gibi…
“Yeter” diyemeyen dilinize sessizliğinizin yetmediğini gösterir gibi…
Ve tükenmeyecek havası ile olanca şiddeti ile yağan yağmura karışırsınız. Kimsenin görmediği, kimsenin bilmediği bir şekilde yani her zaman ki gibi...