20 Ocak 2012 Cuma

KİMSESİZ HİKÂYELERİMİZ

Aslında hepimizin geçmişimizde kalan hikâyelerimiz vardır.
O hikâyeler; şimdi ne kadar mutlu olursak olalım ya da ne kadar mutsuz olursak olalım; içimizde bir yerlerde yaşıyor, yaşamaya ısrarla devam ediyorlardır.
Sadece söylenmiyorlardır.

Söylenmiyorlardır ama içimizde bir yerlerde aslında hiç unutulmayacaklarını bilmelerine rağmen, yine de unutulmaya direniyorlardır.
Çünkü onlar kimsesiz hikâyelerimizdir...

Kâh bir şarkının mısralarına takılarak, kâh da soğuk kış gecelerinden birinde sokak lambasının altındaki iki sevgilinin sıcaklığını seyrederken; unutulmadıklarını gösterircesine size gelirler.

O zaman; zaman durur ve sanki pencereye yansıyan siluetinizle birlikte bir yerlere gidersiniz. Kimsenin bilmediği, belki de sizin bile unuttuğunuz bir yerlere…

Yaşanmışlardan arta kalan hatıraların canlanmasıdır işte o anda hissettiğiniz. Yitirilmiş sanılan her şeyin aslında akıp geçen zamanla daha çok değerlendiğini, değerlendikçe de sizden uzaklara gittiğini hissedersiniz.
Hissettiğinizle de o anda üzülürsünüz.
Nedensizce sanki…
İşte o hissi size yaşatan; kimsesiz hikâyelerinizdir.

İllaki bir sevgilinin nefesi değildir size gelen; belki yitip giden bir dost eli, belki yıllar öncesinde kaybettiğiniz bir yakınınızdır; size apansız “merhaba” diyen.

Öyle ki o hikâye; yaşanmışların yanında yaşanmamışların keşkelerle yoldaşlığını da size o anda hissettiren kimsesiz hikâyenizdir.

Kimsenin bilmediği, kimsenin duymadığı saklı anılarınızın kelimelere küstüğü hikâyenizdir.

Ve biraz mutluluk, biraz hüzünle birlikte; gözyaşınızın yalnızlığını seyretmek istercesine size gelmiştir. Unuttuğunuzu sandığınız unutulmaya direnen kimsesiz hikâyeniz…

19 Ocak 2012 Perşembe

MEZARLIKTA AÇIK HAVA SİNEMASI

“Sevgililer Günü” adlı eski bir filmin bir sahnesinde; mezarlıkta açık hava sineması vardı. Ve insanlar mezarlığa yapılmış olan bu sinemaya sevgilileri ile gelip orada film seyrediyorlardı. Tabi seyretmeyenlerde oluyordur.
Düşünsenize mezarlıkta film seyretmek…

Böyle bir imkânınız olsaydı; gecenin bir vaktinde sevdiğinizle birlikte sinemanın olduğu mezarlığa gidip, film seyreder miydiniz?
Ya da ülkemizde böyle bir şeyin yapılacağına inanıyor musunuz?

Sizi bilmem ama ben kendi adıma böyle bir girişimde bulunacağımı kesinlikle düşünemiyorum. Ki zaten ben düşünsem bile birkaç seans sonrası; mezarlık yönetimi benim sinemaya girişimi engellemek için gereken her şeyi yaparlardı.

Hayır, ama haksız mıyım gecenin bir vakti mezarlıkta film seyretmek öyle kolay mı?
Gerçi elalemin mezarları; belki de mezarlıklara ayrı bir hava vermek amacıyla olsa gerek neredeyse her mezar taşı mumlarla aydınlatılmış durumdadır.
Hani yani mezarlık olduğunu bilmeseniz; al sevgilini romantik romantik takıl denebilecek bir ortam.
O derece yani…

Ama bizdeki mezarlıklar öyle mi?
Vallahi gece vakti takılayım desen; hoş girişler yasak ama es kaza serbest olsa da girsen, resmen ayvayı yediğinin resmidir.
Olmadı zaten çarpılacağın kesin.

Hani birisi ile karşılaşmana, olağan dışı bir şeyin olmasına gerek bile yok; karanlığın mezarlıkta yarattığı ambiyansta zaten sen altına edersin.
Hayır, böyle olunca da duaya geldiğine beddua etmek işten bile değil…

Üstüne bir de mezarlık sinemasında film seyretmek…
Film aşk filmi olsa kaç yazar, sen zaten arabada ‘Yusuf Yusuf’ adlı yeni bir filmin başrol oyuncususundur.

17 Ocak 2012 Salı

GİTMEK

Arkanızı dönüp gitmek;
Sizi sıkan, yoran her şeyden uzaklara
Gidebildiğiniz kadar uzağa gitmek.

Yüreğinizi nefesinizi kesercesine sıkan
Her şeyi unuturcasına arkanızı dönüp gitmek.

Karanlık yüzlerini
Gözlerinin arkasına gizleyenleri
Görmeyecek bir yerlere gitmek.

Hep özlediğiniz ve yerleşmeyi hayal ettiğiniz ufuklara
Her istediğinizde koşarak gitmek.

Olmazları olur yaparcasına,
Umursamazlığı yaşarcasına
Her şeye her istediğinizde dokunurcasına gitmek.

Gönlünüzü ele geçiren sevdanın ne demek olduğunu
Yaşatarak öğretene
Söylenmemiş sözleri yaşamaya gitmek.

Sessizliği özleyen ruhunuzu dinlercesine
Sessizce kulağınıza küpe seslerin ulaşamayacağı yerlere gitmek.

Elinizi uzattığınızda elinizi tutanla
Yanınızda olmasa da yanınızda hissettiğinizle
Yani özlediğinizle, çok özlediğinizle birlikte gitmek.

Zor mu?