16 Ekim 2010 Cumartesi

BUGÜNE EN UZAK GÜN, DÜN



“Bugüne en uzak gün, dün” demiş üstadın birisi...
Ne kadar doğru söylemiş şimdi anladım. Çünkü dün sen gittin. Hayatıma anlam veren gözlerin, canıma can katan dudakların ve sıcaklığını hep hissettiğim ellerin artık yok. Sen bensizliğin tadına alışmaya başlarken, ben dün sensizlikle tanıştım. İçimde esen yalnız rüzgâr beni nefessiz bırakırken; yüreğim daralıyor, boğazım düğümleniyor ve ben senden uzak olmayı yaşıyorum. O yüzden benim için artık en uzak gün, dün.


Dün o kadar uzak ki, o kadar flu ki sanki zaman uçup gitmiş, sanki sen beni hiç, ben seni hiç yaşamamışım gibi…


Yakınken bu kadar uzak olunmaz sanırdım ama yaşayarak öğrendim. Senden uzak olmak ellerini tutarken elsiz kalmışım gibi. Gözlerinde kaybolurken kör olup artık göremiyormuşum gibi. Seni yudum yudum dudaklarından içerken nefessiz kalmak gibi. O yüzden en uzak gün, dün. Çünkü artık sen yoksun.


Dün benimdin, benimleydin ama bugün yoksun, benden uzaksın. Sanki hiç olmamışsın gibi, sanki hiç sevmemişsin gibi aniden gidip, varken yok oldun dünden bugüne...


O yüzden bugüne en uzak gün, dün...
Yarın olacak mı bilmiyorum ama belli ki yarın için en uzak günde bugün olacak. Çünkü yarın sen yine olmayacaksın ve ben yarında seni sanki yeni kaybetmişim gibi acı hissedeceğim. Ve yarın yine bugüne en uzak gün, dün diyeceğim.
Çünkü sen dün gittin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder