14 Ocak 2010 Perşembe

O KADINLAR



Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak bir konferansta kadınlara yönelik olarak “günde üç öğün ve tıka basa yemek yiyen özellikle kadınlarımız kendilerine fiziki yönden zarar verip, aşırı kilo alıp badi badi yürümek zorunda kalırken, kocalarına da zarar veriyorlar. Bu kadınları gören kocaları Bodrum gibi yerlerde başka kadınlara bakmaya başlıyorlar” demiş.


“İnsanın fikri neyse zikri de odur” derler.
Adam iyi ve manalı bir şeyler söylemek isterken lafının sonunu kötü bağlamış.
Bağlarken de kendisini ve hemcinslerini haklı çıkaracağını sandığı bahaneyi de söylemiş.
Karıları şişmanlayan erkekler başka kadınlara bakar manasındaki sözleri,
sanırım yalnız kendi gibi düşünen veya böyle düşündürülen insanlar tarafından destek bulacaktır.


Burada düşündürülen insanlar derken;
her türlü hakkı olmasına rağmen, kocasının iki adım gerisinde yürüyebilmeyi bile özgürlük sayabilen kadınları kastediyorum.
Dünyanın kocalarının etrafında döndüğünü sanan kadınların,
bu sözleri destekleyeceklerini tahmin etmek zor değildir.


Ama ne yazık ki aynı kadınlar en çok şişmanlayan ve en çok aldatılan kadınlardır.
Bilmezler...


Evde yemek yapmak, temizlik yapmak ve sayıları muhtemel üç- beş olan
çocukları ile ilgilenmek zorunda kalan,
en büyük sosyal yaşantısı kayınvalidesi ile tanıdık bir düğünde boy göstermek
ya da yazları arka bahçelerin birinde, kışları evdeki işleri bittikten sonra toplanılacak tanıdıklardan birinde bir araya gelerek,
örülecek kazak modelleri hakkında ahkam kesmenin ötesine geçemeyenlerdir o kadınlar.
Bilmezler...


Kocalarının dışarıya kayan gözlerini eve bağlamanın tek yolunu;
sevdiği yemekleri daha sık yaparak akşamları eve gelmesini sağlamaya çalışan,
belki de yeni bir çocuk sanan,
yorgan altı sevişmeler için işveli bakışlarına güvenen kadınlardır onlar.
Bilmezler...


Onlar gözlerine bakarak “şişmansın” diyebilen kocalarının;
kendi kıçlarının, göbeklerinin ne hale geldiğini yüzlerine söyleyebilecek cesareti kendilerinde bulamayan kadınlardır.
Bilmezler...


Onlar, kocaları şişmanlayıp şekil bozuklukları ayyuka çıktığında;
karılarının gözlerinin başka erkeklere kaymasını cehennem nedeni sayanların kadınlarıdır.
Bilmezler...


1 yorum:

  1. Bu kadınları ve erkekleri sorgulayamayız aslında. Bu tamamen yetiştikleri ortamla ilintili. Çünkü onlar anne-babalarını model alıyor, doğruyu böyle algılıyor, bu doğrularla büyüyorlar.
    Her iki tarafa da erkek egemen zihniyeti empoze ediliyor: Sen erkeksin, üstünsün, senin rahat ettirilmen herşeyden önemli. Kadın sen 3 adım arkadan yürü, kocanı rahat ettirmek senin 1. vazifen, senin de mi hakların var? eşit misiniz ? ne hakkı ne hukuku?. HÖÖÖT orda dur bakalım (Allah muhafaza aile içinde meramını anlatmaya, hakkını aramaya kalksa devrim yapmış addedilecek).
    Böyle kadınlar küçücük yaşlarda eğitilirler:
    -Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer. Niye? Beyni, kalbi nerede? Yok sadece midesi var.
    -Kocanı elinde tutmak istiyorsan biraz cilve yap, biraz cilve biraz naz kanıverir. Niye? Zekası bunlara kanacak kadar mı? HA-ŞA!!!Orasını karıştırma sana söyleneni yap. Bu zihniyet erkeği bir yandan alabildiğine yüceltirken diğer yandan da bu yaftalarla alabildiğine hafife almaktadır.
    Ne yazık ki bu zihniyettekiler kadın ve erkeğin eşit olduğunu, eşlerin birbirinin gözünde yücelmesinin tek yolunun ise sadece ve sadece karşılıklı saygı ve sevgiden geçtiğini hiç anlayamayacaklar, doğru sandıkları değer yargılarıyla yaşayıp gideceklerdir.

    YanıtlaSil