5 Ocak 2010 Salı

GÖTÜR BENİ GİTTİĞİN YERE

“Götür beni gittiğin yere” sözü, sadece şarkılara hapsolmuş değildir.
Bu dilek, bazen güçlü yaşanıldığı sanılan sevdanın yalnız kalmaya isyanıdır.
Sonu bilinmeyene; yaşanılan sevdanın, aşkın uğruna razı olmaktır.

Peki, gerçekte böyle bir şey var mı?
Size bu teklifi yapanın yanına katılıp, uzattığı eli tutup
onunla belki de bilinmeyene gider misiniz?
Peşin peşin “evet” demeden önce bence yaşantınızı gözden geçirin.
Yılların size yüklediği sorumlulukların omuzlarınızdan;
“merhaba, beni unutma, beni böyle bırakıp nereye gidiyorsun” demesini beklemeden,
siz onları sorgulayın.

Sorgulayın ki bu ve benzeri anlamalar yüklenecek şeyler söylemeden önce
fiili olarak gerçekleştirme yeteneğinizi bulun, öğrenin.
Acaba gerçekten “götür beni gittiğin yere” diyebilecek kadar özgür müsünüz?
Ya da gerçekten “götür beni gittiğin yere” diyebilecek kadar
geçmişinize karşı vurdumduymaz mısınız?

Gitmek, size bunu söylenin elinden tutup gitmek;
belki de sevdiğiniz için yapabileceklerinizin arasında en kolay olandır.
Geride bıraktıklarınızdan ayrılmak, vazgeçmek ise her şeyden daha zordur.
Hatta gönülden istense bile gitmek;
bazıları için neredeyse imkânsız gibi gözükür, hissedilir.

Bakın etrafınıza “götür beni gittiğin yere” dileğini en içten söyleyenler,
aslında hiçbir yere gidemeyecek olanlardır.

Onlar yaşamlarına, yaşamın onlara yüklediği sorumluluklara mahkûmdurlar.
Bilmezler...
Onlar yaşadıklarına, yaşayacaklarına müebbede mahkûmdurlar...
Bilmezler...
Onlar ancak hayallerinde “götür beni gittiğin yere” derler ve giderler.
O yüzden de onlar;
hayalleri ve gözlerinde gidenin arkasından akan gözyaşlarının son damlası ile ölürler.

1 yorum:

  1. Sadık yine imkansızlara değinmiş gibisin.
    Mesuliyetler elbette sonsuz gibi duruyor ama gideceksen gidersin. Bazı şeyleri istiyorsan, elbetteki bazılarını kaybedeceksin. Ne etliden ne sütlüden vaz geçmeden hayat olur mu? Belki bazılarına göre olur. Onlar da milyonda bir veya daha az bir oranla. Okuldayken ya oyundan yada dersten vaz geçeceksin; işteysen ya günü yaşayacak ya da işe gitmeyeceksin. Eeeee günde sadece 24 saat ve insanın sadece bir yerde olma ihtimali var şimdilik, durum budur.
    Ama neden içini karattın böyle düşünenlerin, bilmem... üstelik yeni yılın ilk günlerinde.
    Ben gideceğim dedim ve gittim. Her şeyi ardımda bıraktım. Ama birinin peşinden değil, kendi hayallerimin peşinden. Bir o kadar da zordu bunu yapmak elbette. Durum değişmiyor aslında. Ya kendin hayal kurarsın ya da birinin hayallerine ortak olursun.
    En riskli kağıda, en süpriz ata tüm paranı yatırmak gibi. Bazen oluyor işte. Üstelik kazanabiliyorsun da. En azından cesaretini sınıyorsun.
    Tabi gözü yiyenlere. Ama dediğim gibi sen de bunu iyice imkansızlar hanesine taşıma.

    YanıtlaSil